Pusu'laMekanSpor

Türkiye’de ilk ve tek: Gökyay Vakfı Satranç Müzesi

Türkiye’de ilk ve tek olan Gökyay Vakfı Satranç Müzesi, satranç ve müze tutkunlarını bir araya getirerek tarihle buluşturuyor. Yüzlerce yıllık satranç kültürünü benzersiz bir koleksiyonla sunan müzeyi, müdürü Duygu Nur Sapaz ile gerçekleştirdiğimiz röportajda etraflıca ele aldık.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

1995 yılında Ankara’da doğdum. 2017 yılında Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan sonra bir süre sanat dergisinde editörlük yaptım. Ardından sanat fuarları düzenleyen Ankara menşeili bir firmada proje yöneticisi olarak çalıştım. Devam eden süreçte, fuar alanları inşa eden bir mimarlık firmasında proje koordinatörü ve tasarım sorumlusu olarak çalıştıktan sonra Gökyay Vakfı Satranç Müzesi’nde müze müdürü olarak göreve başladım. 2023 yılından beri Ankara Üniversitesi Dil Tarih Fakültesi Sanat Tarihi Bölümünde yüksek lisans eğitimime de devam etmekteyim.

O halde Gökyay Vakfı Satranç Müzesi’nin hikayesine geçerek, nasıl bir fikirden, ne zaman ve nerede doğduğunu konuşalım derim.

Müzenin kurucularından Akın Bey’in babası Mehmet Gökyay, harita uzmanı ve Dışişleri Müsteşarı olarak ülkemize hizmet etmiş değerli bir insan. Akın Bey’i satranç oynamaya teşvik eden de kendisi. Müzenin kurucularından olmasının yanı sıra Yönetim Kurulu Başkanı da olan Akın Gökyay, iş nedeniyle sık sık yurtdışına seyahat ediyor. Akın Bey, bu seyahatlerinden birinde beğendiği bir satranç takımını alıyor, ardından koleksiyonunu geliştiriyor ve temalı satranç oyunlarına yöneliyor. Hayal ettiği koleksiyonu bir araya getirmek ve ona uygun seti bulmak için çok çaba harcıyor. Bir koleksiyon oluşturmak çok zor bir iş fakat o bu tutkusundan haz alıyor.

Koleksiyonun zamanla büyümesi, müze fikrinin demlenmesine de olanak tanımış. Koleksiyon parçalarının halkla paylaşılması gerektiğine inanan Akın Bey, Mütevelli Heyeti Başkanımız Birten Gökyay ile birlikte müze kurma fikrini ortaya atıyor. Başkentin kültürel ve sosyal nabzını tutan, aynı zamanda bir eğitim kurumu olan bir yer hayal ediyorlardı. Her ne kadar sürecin başından beri bulunamasam da sanırım şimdi bir vakıf kurmak, ardından bir müze açmak konusunda aynı heyecanı taşımaktayım.

Koleksiyonun ilk takımı

Koleksiyonunuzun nasıl oluştuğunu ve içeriğini biraz daha anlatabilir misiniz?

Koleksiyon dört ana temadan oluşuyor. Çocuk bölümünde pek çok karakter ve film sahnesi görülebilir. Tasarım bölümü her türlü malzemenin satranç takımına dönüştürülebileceğini gösteriyor. Seramik, metal, balıksırtı, kristal, çakıl taşı gibi farklı malzemelerden satranç takımlarını bir araya getiren Akın Bey, bu koleksiyonu oluştururken takımların orijinalliğine büyük önem veriyor.

Müzenin üst katında her ülkenin kültürü deneyimlenebilir. Burada Afrika kabilelerine, Japon askerlerine, Rus matruşkalarına kadar pek çok medeniyetin etnik özellikleri satranç takımlarına yansır. Son bölüm ise Savaş ve Barış. Burada birçok tarihi olayın satranca yansıması görülebilir. Haçlı Orduları, Osmanlı Ordusu, Büyük İskender, Napolyon, Roma Lejyonları gibi pek çok ilgi çekici tarihi figür bulunuyor.

Aslında müzeniz sadece bir sergi alanı değil. Biraz önce aktardığınız zengin ve hala gelişmekte olan koleksiyonunuzun yanında neler yapıyorsunuz?

Bir zamanlar müzelerin amacı koleksiyonları korumak ve sergilemekti. Ancak yeni modern müzecilik anlayışı farklı. Bu yeni müze anlayışının amacı sergilemenin ötesine geçmektir. Uluslararası Müzeler Birliği ICOM’un tanımına göre müzeler toplumu geliştiren eğitim veren kurumlardır. Bu nedenle eğitimin geliştirilmesi müzelerin temel amacıdır. Avrupa müzeleri örneğine bakıldığında müzelerin, okulların yanı sıra ciddi eğitim faaliyetleri de yürüttükleri görülebilir.

Müzelerin kültürel planlamanın başında gelen kurumlar olduğunu düşünüyoruz.

Halihazırda müzemizde yaş gruplarına göre satranç eğitim planı oluşturuyor; şu anda altı farklı yaş grubunda satranç eğitimi veriyoruz. Vakfımız spor kulübü vasıtasıyla sporculara da destek oluyor, onların antrenman ve spor hayatlarıyla yakından ilgileniyoruz. Tabii ki konu satrançla ilgili fakat satranç eğitiminin yanı sıra çocuk ve yetişkin gruplarına yönelik seramik, ahşap, kukla, resim, drama, hikaye anlatımı eğitimleri de veriyoruz. Çocuklar ve yetişkinler bu eğitimlerle yaratıcı ve sanatsal yönlerini keşfediyorlar.

Müze aynı zamanda yetişkinler için iletişim becerileri ve sunum teknikleri üzerine akademisyenler tarafından düzenlenen çeşitli kurslara ve seminerlere de ev sahipliği yapıyor. Müzede, her ayın son haftasında, değerli sanatçıların konserlerinin yer aldığı klasik müzik dinletisi etkinliği düzenliyoruz. İleride Hacivat ve Karagöz gösterimi için de bir atölye kurabilir, eğitim verebiliriz.

Müze iletişiminin de kendi içinde incelenmesi gereken bir olgu olduğunu düşünüyoruz. Atölyeler, rehberli anlatımlar, drama, tiyatro etkinlikleri, müze oyunları, müzik dinletileri, hepsinin bir bütün olduğunu düşünüyoruz. Ülkelerin kültürel planlamaları ve ekonomik kalkınmaları arasında önemli bir bağ olduğu araştırmacılar tarafından yıllardır tartışılan bir konu. Bu bağlamda, kültürel faaliyetleri destekleyici politikalar uygulanmaya başlandığı görülebilir. Müzelerin kültürel planlamanın başında gelen kurumlar olduğunu düşünüyoruz.

İnsanlar buraya kaliteli müzik dinlemek için geliyorlar. Sosyal ve kültürel yaşamın her alanına dahil olmak müzenin temel hedefi olduğundan, bu doğrultuda ilerlemeye çalışıyoruz. Müzede teşhir ve depolama yöntemlerini iyileştirmek için çalışmaktayız. Her geçen gün gelişen etkili sergileme ve depolama yöntemlerini takip ediyoruz.

Peki ülkemizde ve dünyada benzer temada müzeler var mıdır? Bu yerlerle ne gibi ortaklıklarınız mevcut?

Ülkemizde satranç müzesi olarak bulunan tek müze bizim müzemiz fakat dünyada örnekleri var. Dünyanın üçüncü satranç müzesi olarak Moskova Satranç Müzesi’ni örnek verebiliriz. Müzenin yöneticisiyle irtibata geçiyoruz, hatta ilerleyen dönemlerde ortak birçok proje gerçekleştirmek için çalışmalar yürütmekteyiz. Moskova Satranç Müzesi ile birlikte müzemizi sanal turla dünyanın birçok ülkesinden insanın gezebileceği bir platforma kavuşturmak istiyoruz.

Ayrıca Dünya Satranç Federasyonu (FIDE) bizi ziyaret etmek ve bizimle 2024 yılı içerisinde bir proje gerçekleştirmek istiyor. Biz de büyük bir heyecanla projelerimiz için hazırlanıyoruz. Yakın bir zamanda Avusturya Satranç Müzesi koleksiyoneri ile bir araya geldik. Müzemizi ziyaret eden müze yöneticisi ile toplantı yaptık. İleriye yönelik ne yapabiliriz bunları konuştuk, benzer eserler üzerinden inceleme yaptık. Dünyadaki benzer konseptteki müzelerle iletişim halindeyiz, yeni şeyler öğreniyoruz ve öğretiyoruz. Kültürleri tanıtıyoruz ve edindiğimiz bu görev bize mutluluk veriyor.

Bir de kişisel bir soru olarak, koleksiyondaki en sevdiğiniz Türkiye’den ve yurtdışından birer eseri bizle paylaşabilir misiniz?

Burası tematik bir müze, 4 ana temadan oluşuyor. Benim favori satranç takımlarımın birçoğu aslında çocuk bölümünden. Küçükken izlediğim birçok karakterin, filmlerdeki anları yansıtmaları bana muhteşem geliyor, sanki zamanda kısa bir yolculuk yapıyorum. Asteriks ve Oburiks satranç takımı en sevdiğim satranç takımlarının başında geliyor. Sherlock Holmes bir diğer favori satranç takımım diyebilirim. Küçükken Sherlock Holmes izlerken dedektif olmayı hayal ederdik, şimdi müzeye gelen çocuklara bu imkanı sunabiliyoruz.

Çocuklar çeşitli müze oyunlarıyla dedektif oluyorlar hem müzeyi geziyorlar hem gizemleri çözüyorlar. Onlar bu etkinliği gerçekleştirirken çocukluğuma tekrar gidiyorum. Bu anlamda itiraf etmeliyim ki müze, çalışmak için çok keyifli bir yer. Tasarım bölümünde bulunan Bizans satranç takımı yine favori takımlarım arasında. Savaş ve Barış bölümünde ise kısa bir tarih serüvenine çıkıyoruz. Birçok medeniyetin yaşadığı tarihi olaylar bize satranç takımıyla anlatılıyor. Çanakkale Savaşı’nı anlatan bir takımımız var, çok duygulanarak bakıyorum.

Biraz da Gökyay Vakfı Satranç Müzesi’ne ev sahipliği yapan binayı sizden dinlemek isterim.

Müze kurma fikri oluşturulduğunda işe ilk başta bir vakıf kurarak başlamışlar. Vakıf için bir arazi satın almışlar ve bu araziye de şehrin eski dokusunu ve mimarisini yansıtan bir müze projesi çizdirerek devam etmişler. Müzemizde kullanılan malzemeler eski Ankara taşları (andezit) ve masif ahşap yapıdan oluşuyor.

Avlulu bölüm, kentin eski dokusunu yansıtması için tasarlandı. Müze olarak kullanım alanlarımız; etkinlik atölyemiz, 2 sergi salonu, 2 seminer salonu, yönetim odası, uzman odası, kafe ve mağaza bölümlerinden oluşuyor.  Sergi alanlarının olduğu kısımda müzik konserleri verebileceğimiz maneviyat dolu bir bölüm de yer alıyor. Bu bölümde piyanomuz bulunuyor. İnsanların dinlenmesi, bir şeyler yiyip içmesi, satranç oynaması için kentin eski dokusunu yansıtan orta avlu alanımız ise yaz-kış hizmet veriyor.

Son olarak, gelecekte bizleri müzeniz ve vakfınız kapsamında ne gibi proje ve etkinlikler bekliyor?

Aslında bunlardan biraz bahsettim, çağdaş müzecilik anlayışı ile hareket ediyoruz. Burası her alanda, insanların kendilerini bulabilecekleri bir agora durumundadır. Bizim amacımız mevcut faaliyetleri çeşitlendirerek kültüre, sosyal hayata ve en önemlisi eğitime destek vermek.

Satranç eğitimleri, seramik atölyesi, ahşap atölyesi, kukla yapımı, Karagöz ve Hacivat kültürü, tiyatro ve tiyatro eğitimleri hem çocuklar hem yetişkinler için okuma kulüpleri, şiir dinletileri, karikatür atölyeleri, resim sergileri, fotoğraf sergileri geleceğe yönelik proje alanlarımızı oluşturuyor diyebilirim. Müzemize ait bir dergi çıkarmak varlığımızın sonsuzlukta yankılanması ve kalıcı olmak için önemli bir proje olarak duruyor.

Mobil müzeciliğe geçmek bizim varlığımızı hem ülkemizde hem yurtdışında daha çok duyuracaktır. O kanaldan vereceğimiz eğitimler, seminerler canlı konserler ilk projelerimiz arasında diyebilirim.


Gökyay Vakfı Satranç Müzesi web sitesine buradan ulaşabilirsiniz.

Levent Tökün
Arkeolog ve sanat tarihçi. Halen Campania Luigi Vanvitelli Üniversitesi İş Ahlakı ve Sanat ve Antikalar Piyasasında Suç Önleme UNESCO Kürsüsü'nde doktorasına devam etmekte.

Bir Cevap Yazın