BelgeselKentRöportaj

Pavyon Dosyası No: 3 – Söyleşi

“Karanlık? Bu karanlığı nasıl algıladığımıza bağlı. Her şeyde karanlık vardır. Aydınlık varsa karanlık da var. Bu karanlık bir banka şubesinde de bulabilir sizi.”

Sami Öztürk – “Pavyonun karanlık taraflarının olduğunu düşünüyor musun?” sorusu
üzerine.

Ankara’ya dair olan her şeyin varlığını benimsiyorum. Bu uğurda varlığı Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi kadar güçlü olan pavyonların ne olduğunu, nereden geldiğini, içinde yaşananları daha önce yazdığım Pavyon Dosyası 1 ve 2 ile izah etmeye çalıştım. Bu izahı ete ve kemiğe büründüren, BluTV’de yayımlanan Pavyon belgeselini izlemişsinizdir. İzlemediyseniz emekliliğine birkaç yıl kalmış ilkokul öğretmeni naifliği ile izlemenizi öğütleyebilirim.

Bu yazı için Lavarla Genel Yayın Yönetmeni sevgili Seren ile beraber belgeselin yönetmeni Sami Öztürk ve yapımcısı Enver Arcak ile buluştuk, pavyon üzerine konuştuk.

pavyon belgeseli söyleşi

Sohbet için bir sürü not hazırladığım defterimi de alıp buluşacağımız kafeye gittim. Soğuk havanın misafirlerimizi üşüteceğini düşünerek içeride sıcak bir masaya kurulduk. Bir müddet sonra Sami Öztürk bizi fark ederek yanımıza geldi. Dışarıda Enver Arcak’ın çoktan kurulduğu, sigara içmenin serbest olduğu bir masayı göstererek bizi davet etti. Toparlanıp geçtik. Enver Arcak, tuşları çalışmayan telefonundan gelen çağrıyı açmaya çalışıyordu. Ekranda Kına’m (Enver Arcak’ın değerli eşi) yazıyor; Sami Öztürk, elindeki Marlboro kutusunun kıçına vurarak çıkarttığı sigaradan bize ikram ediyordu. Not defterini hiç açmamak üzere bir kenara koydum. Kendimi yurdumda gerçekleşen bir sohbetin içinde buldum. Bu samimiyetle, konuklarımıza bazen adlarıyla bazen abi diyerek hitap ediyorum yazıda.

Pavyonlar karanlık yerler değildir

İlk önce karanlık düşüncelerden başladık. İnsanlığın aydınlanma serüveni de bilinmeyenden başladığı için olsa gerek, “Payvonların karanlık bir yer olduğunu düşünüyor musunuz?” diye soruyor Seren.

Solfasol’dan yazılarını takip ettiğim ve gerçek bir Ankara fedaisi olduğuna inandığım Enver Arcak, “Öncelikle bizler pavyona ait insanlar değiliz,” diyerek lafa girdi. Hatta pavyona hayatında ilk kez belgesel sürecinde gittiğini öğreniyoruz Sami Öztürk’ten. Bundan sonra söyleyeceklerinde objektif olacağını anlayarak dinledik. Pavyonlar karanlık yerler midir sorumuzu kastederek cevap verdi: “Hayır.”

Havanın soğuğu ile kahvelerin dumanı bitmeden diplenmiş, sonra elli altı kere daha söylenecek olan çayların ilki çoktan söylenmişti. Söz Sami’de: “Pavyonlar karanlık yerler değildir. Tam tersine her şeyin ayan beyan yaşandığı şeffaf yerlerdir. Duvarında vergi levhası olan, çalışanlarının SGK’lı olduğu yerler. Oradaki insanlar norma aykırı her ne varsa açık açık söylüyorlar. Misal, oradaki kadın, yüzündeki yara izinin neden oluştuğunu anlatabiliyor. Açıkçası karanlık algımızı da değiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum.”

Pavyon, Klişeler ve Gerçekler

Peki klişeler dostlarım? Ne düşünüyorsunuz? Deli Dumrul’un köprüden geçenlerden otuz üç akçe almasını bile eleştiren bir kavim var bilirsiniz. “Siz eleştirilere ne diyorsunuz?” sorusunu yönelttik. Enver Abi yanıtladı: “Fatih Akın’ın Crossing The Bridge: Sound Of İstanbul isimli bir belgeseli vardır. Harika bir iş. Ancak ona bile amansız eleştiriler gelmişti. Neden Unkapanı yeraltı figürleri yok gibisinden. Aslında karanlık ya da kirli taraf vurgusu da bu klişeler ile ölçülüyor. Pavyon hakkında bilgisi olmayan insanlar bile bu klişelere sahip. Zorla kadınları çalıştırıyorlar gibi. Ne yaparsak yapalım klişeleri aşamayacağımızı düşünüyorum.”

Pavyon’a Ait Olmak ya da Olmamak

Sohbetin başında pavyona ait olmadıklarını belirten söz aklımdan çıkmıyor, Seren de aynı noktada. Yoksul olmayan birinin yoksulluğu anlayamayacağı mantığından hareketle merak ettiğimiz soruyu soruyor, “Belgesel sürecinde, gerçeği sergileyebilmek için pavyonu bilen birilerinden danışmanlık aldınız mı?”

Sami Öztürk sorumuzu göğüslüyor. “Pavyon’un hiçbir zaman gerçekleri söylemek iddiası olmadı. Böyle bir gayemiz yoktu ancak bilen birilerini referans aldık, o koldan ilerlemeyi tercih ettik. Ama aylarca pavyonda vakit geçirmedik, ki öyle bir şey olsa bu iş çıkmayabilirdi. Pavyona ait olmak istemedik. Pavyona ait olursan bu sefer gerçekten oraya ait olursun ve göremezsin.”

pavyon belgeseli görsel

Pavyondaki Yalanlar Üstüne

Yalan konusu pavyonun akla gelmesi ile beliren bir doğrudur. Hatta klişe olup olmadığı bile henüz belli değildir. Masadaki herkes pavyonda yalan söylendiğinde hemfikir. Ancak yalanın kimi ilgilendirdiği konusu da kimsenin umurunda değil. Söylenen her şeyin kabul gördüğü bir sahnede Sami’nin de dediği gibi belli başlı erdemler üzerine dönüyor konu: “Para, cinsellik, iktidar ve itibar.”

Pavyon Ankara’ya Aittir

Pavyon Ankara’ya ait olsa da Enver ve Sami’nin yakaladığı başarı, yurdun her köşesinden hissediliyor. Haliyle biz de Ankara’ya dair soruyoruz: “Peki bundan sonra Ankara’da mı devam edeceksiniz, yoksa defaatle tanık olduğumuz İstanbul’da devam etme durumu söz konusu mu?” Bu soruyla beraber Ankara’ya dair projeleri olup olmadığını da ölçme niyetimiz var. Sami duruma açıklık kazandırıyor: “Ankara’nın hem hikâyesi hem de avantajı var. Prodüksiyon açısından bakarsak, elimizdeki imkânlarla başka bir yere gitmeden bir iş ortaya koyabiliriz. Burada güzel olan durum, yapılan işlerin kolektif olması. Yardımlaşma ve dayanışma ön planda oluyor. Bence bu önemli. “

Bildiğimiz gerçeği duymanın güzelliği ile sohbeti koyularken, Enver Arcak işin teknik hâkimiyetinden bahsediyor. “İstanbul’da bir sokakta çekim yapıldığı zaman insanların pek memnun olmadığını gözlemledik. Oysa Ankara’da belli başlı bir sektör olmadığı için Ankaralılara halen sempatik geliyor. Bu durum açıkçası bizi de motive ediyor. Sami ile yeni projeleri konuşurken bunu Ankara’da çekelim dediğimiz oluyor. Bunun nedeni sadece Ankara aşkı ya da aidiyetle ilgili değil. Konfor arayışımız ve imkânlarımızın kolaylığı ile ilgili.”

Enver Arcak ve Sami Öztürk ile soğuk bir kasım akşamında Ankara’da buluştuk. Isınma yöntemi olarak sohbetimizi kullandık.

pavyon yılbaşı özel

Pavyon belgeseli 5 bölümlük serüveninin ardından 31 Aralık günü “Yılbaşı Özel Bölümü” ile BluTV ekranlarında olacak. Yeni yıla nasıl girersen öyle geçer batılına da bir şans verirsek, herkese pavyon ışıkları gibi renkli bir yıl dileriz.

1 Comment

  1. Bilirsinizki her insan birbirine ancak bu kadar mucize olabilir. Müthiş bir karşılaşma olmuş.

Bir Cevap Yazın