Kale soroptimistlerinin sanatsal portrelere ev sahipliği
Ankara Kalesi Ankara’nın en eski ve en büyük tarihi alanı. Sanat ve zanaatın tarihe karıştığı, sur duvarlarında medeniyetlerin çakıştığı, Ankara’nın en eski camilerinin birbirine 3-5 dakika uzaklıkta olduğu, en önemli devlet müzesinin, dar alanda en çok özel müzenin ve sanat galerisinin bulunduğu yer Ankara Kalesi. Anadolu’nun tepelerinde görecekleriniz arasında insansız ve sanatsız kalmamışlarındandır. Gordion’un UNESCO listesine girmesiyle, ihmal ettiğimizi bir kez daha fark ettiğimiz yerdir. Yüzyılların yorgunu sokakları üç etapta yenilenirken gözlerinizi bayram ettiren, yıkılan mahalleleriyle yüreğinizi ağzınıza getiren bir yer Ankara’nın kalesi.
Soldaki burcunda asırlık balkonlu kulesinde saati bir türlü çalışmayan, sağdakiyse çatlayan ve bir türlü bakıma alınamayan, arkadan yol olmasına ve kapıya zarar verme riskine rağmen en ünlü kapısından ısrarla arabayla girilmeye çalışılan, tarihi duvarlarına su gider boruları çakılan, surlarının tepelerine kalekondular kondurulan Ankara’nın Kalesi…
Ufak sokağın kocaman yüreklileri
Kale kapısından meydana girdiğinizde sizi Zindankapı’ya götüren sokak -Kale Kapısı Sokak- en dar sokak yarışmasında finale kalır! Bu dar sokak, kalenin her köşesi gibi, saydığım sayamadığım türlü olumsuzluğa rağmen bir gün mutlaka yüksek kapasiteyle değerlendirileceğinden emin olduğum yüklü potansiyeli nedeniyle, cıvıl cıvıldır. Bu cıvıltılı sokakta bir merkez yer alır, Soroptimist Kulüpleri Federasyonu Başkent Toplum Eğitim Merkezi. Kısaca açıklamak gerekirse orası, ufak bir sokaktaki kocaman yüreklilerin, iyilik meleklerinin yeridir.
Kale’nin kadınlarına biçki dikiş kursu gibi çeşitli eğitimler verip beceri kazandırırken çocuklarına türlü dersler ve etkinlikler hazırlar, ücret talep etmez, “başka ne yapabiliriz?” diye dert ederler.
Sanatsal Portreler Sergisi
Eğitim Merkezi Başkanı Sevgili Şule Çınar, yeni bir sergiye ev sahipliği yaptıklarını duyurdu. Sanatsal Portreler Sergisi…
Atölye eğitmenleri, Fotoğraf Sanatı Kurumu’ndan (FSK) Murat Berkyürek ve Seda Felekoğlu sergi için yazdıkları manifestoda,
“Portre aslında yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgiyi hatırlatır. Buradaki amaç belki bir kalıcılık sağlamak, belki de geçmişe ışık tutmaktır. Yaşam ile ölüm sürecini gözler önüne getiriyorsa, izleyeni geçmiş zamana götürür, o dönemi tanıtır, bağ kurmasını sağlar ve izleyene hayal bile kurdurur,” diyerek portrenin bir anlamda tanımını veriyorlar.
“Sanatsal portre, fotoğrafçının bir sanatçı olarak vizyonu doğrultusunda fotoğrafı yaratıcı bir ifade aracı olarak kullanarak sanatsal açıdan yorumlamaya çalışmasıdır. Fotoğraf çekmeden önce kendimize ait belirli bir konu bulup bu konu üzerinden belirli mesajlar vermek ve görsel güzellikten öte; duyguları, fikirleri fotoğraflamak ve yansıtmak istedik,” diyerek serginin amacını özetliyorlar.
Buyrun Kale’ye!
Tarihi Ankara kadar eski, Hermann Jansen’in “kentin tacı” olarak pek güzel tarif ettiği, saatinin çalışacağını, çatlayan burcunun onarılacağını umut ettiğimiz Ankara Kalesi, her şeye rağmen ziyaretçilerine engin fırsatlar sunuyor; yazının konusu sergi de bunun bir parçası.
Kale’nin havasını koklamak ve en dar sokak finalisti Soroptimist Kulüpleri Federasyonu Başkent Toplum Eğitim Merkezi’nin duvarlarını süsleyen sanatsal portrelerle buluşmak, sonbaharın güzel havasında ayrıca iyi gelebilir.
Eylül ayı sonuna dek sürecek olan Sanatsal Portreler Sergisi‘ni Başkent Toplum Eğitim Merkezi Sergi Salonu’nda ziyaret edebilirsiniz.
Ve serginin üç eserini, üç canlı kahramanıyla verip noktayı koyalım.