Hangi Denizin Çapası?: Bu Sonbahar Ankara’yı Keşfediyoruz
Ankara, tarihi boyunca pek çok isim almıştır; Ankuva, Ankir, Anküra, Ankyra, Ankora, Ankulla, Ankuwa, Ancyra, Ankira, Ankagra, Ankori, Angori, Angora, Angada… Ankara’nın en çok bilinen ve kökeni olduğu iddia edilen eski ismi ise Galatların amblemi de olan ve çapa anlamına gelen Ancyra’dır.
Ankara birbirinden farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve her ulusun kendi döneminde bıraktığı eserleri günümüze kadar ulaşmıştır. Özellikle Ankara’nın Cumhuriyet’in başkenti olarak seçilmesi cumhuriyet dönemi eserleri açısından Türkiye’nin geri kalanında daha zengin olmasını sağlamıştır.
Salt Ulus da Ancyra isminden ve Ankara’nın tarihe tanıklık etmiş olmasından yola çıkarak 2 yıldır ‘Hangi denizin çapası?’ programıyla Ankaralılar Ankara’yı keşfetsinler diye çalışmaktadır. Program Ankara’nın kayda değer sivil mimari örnekleri arasında yer alan çeşitli konut ve kooperatif yapıları ile park, meydan, anıt, heykel ve seramik panolarının inceleneceği ayrı ayrı kent yürüyüşünden oluşmaktadır. Aynı zamanda, kent dokusunu biçimlendiren sivil mimari üretimlerini tarihsel açılardan ele almayı ve bu üretimlerin Ankaralıların kentle kurduğu ilişkideki yerini tartışmaya açmayı amaçlanmaktadır.
Program kapsamında geçtiğimiz sezonda “Anafartalar Çarşısı Sırlı Seramikler, Kızılay Sivil Mimari, Kavaklıdere Sivil Mimari, Esat Ayrancı Sivil Mimari” turları yapıldı.
Yeni sezon ise 23 Eylül’de düzenlenen Ulus Ankara Edebiyatı Turu ile başlandı.
Akademisyen Hakan Kaynar’ın eşlik ettiği ilk edebiyat turunda, Nazım Hikmet’ten Claude Farrére’ye, Cahit Sıtkı Tarancı’dan Barış Bıçakçı’ya birçok yazarın eserinden okumalar yapılarak, bir şehir olarak Ankara’nın yazarların bakış açısından nasıl görülüp betimlendiği, okuyucuya nasıl aktarıldığı ve başkentin Türk edebiyatını nasıl etkilediği üzerine değerlendirmeler yapıldı.
Pek çok edebiyatçının başkente ilk ayak bastığı yer olan Ankara Garı’ndan başlayan yürüyüş, Birinci ve İkinci Yeni akımlarından şairlerin sık sık uğradığı meyhanelerin konumlandığı ara sokaklardan geçerek Ankara Kalesi’nde son buldu. Oldukça keyifli ve bir o kadar da bilgilendirici olan gezide önünden defalarca geçtiğimiz yapıların, ismine bile bakmadan yürüdüğümüz sokakların Türk edebiyatındaki yansımalarını deneyimlemek Ankara’ya bakış açınızda ciddi değişiklikler yaratacak türdendi.
Program 14 Ekim’de Cumhuriyetin dönemi yapılarının yer aldığı Ankara Garı’ndan Sıhhiye Meydanı’na uzanan bir güzergâhta düzenlenecek olan Ankara Garı-Sıhhiye Mimari Turuyla turda ulusal ile modern eğilimler arasındaki gerilimin günümüze ulaşan etkisi tartışılacak.
21 Ekim’de sanatçı Fırat Engin’in eşlik edeceği Ulus-Kızılay Kent Heykelleri Turunda da, Ulus-Kızılay hattındaki anıt ve heykellere odaklanılacak. Erken Cumhuriyet dönemi toplumsal ideallerinin biçim ve içeriğe etkilerinin inceleneceği yürüyüşte, bu yapıların süregelen öyküleri üzerinden temsiliyet ve toplumsal bellek kavramları tartışmaya açılacak.
28 Ekim’de ise yine Akademisyen Hakan Kaynar’ın ile Kavaklıdere-Kızılay Ankara Edebiyatı turunda ise Ulus’taki gezinin bir benzeri Kavaklıdere-Kızılay hattında yapılacak.
Gezileri kaçırmamanızı tavsiye eder ve kontenjanların kısıtlı olduğunu ve vakit kaybetmeden kayıt olmanız gerektiğini de hatırlatmak isterim.
Ayrıntılı bilgi ve kayıt için:
salt.ankara@saltonline.org
0312 324 3024