KentHafızaEdebiyat

Füreya’nın Ankara’sı

“Bu insanlar… Bu insanların boş bakışları ve ruhsuz yüz ifadelerini içimden çıkarıp atmalıydım, ama fırınım yoktu. Malzemelerim, spatulam, keskim…” okurken altını çizdiğim satırlardan sadece biriydi Ayşe Kulin’in Füreya romanında. Roman, Türkiye’nin ilk kadın seramik sanatçısı Füreya Koral’ın hayat hikayesini anlatan tadından yenmez ve naif bir dönem romanı, biyografi.

İstanbul Devlet Tiyatrosu oyunlarından Alyoşa’yı izledikten sonra Füreya’yı okuma isteği oluştu bende. Alyoşa’da gravür sanatçısı ve aynı zamanda Füreya Koral’ın teyzesi Aliye Berger’in hayatı sahneleniyordu. Herkesin bir dalından sanatla iç içe yetiştirildiği Şakir Paşa Ailesi’nden birinin daha hikayesine tanık olmak için aldığım romanı, bir solukta okuyarak bitirdim.

Görsel sanatindibi.com’dan alınmıştır.

Füreya Koral, Kılıç Ali Paşa ile evliliğinin ardından Ankara’ya geliyor ve bir süre Ankara’da yaşıyorlar. Romanda o dönemin Ankara’sı ile ilgili muhteşem detaylar var. Hali hazırda Jeyan tarafından burada içinde Ankara geçen kitaplar kaleme alınmışken ve Füreya da listedeyken, Füreya’nın Ankara’sına şöyle bir bakalım dedim.

Füreya’nın Ankara serüveni 1935 yılında başlıyor: “Yenişehir’de, Bayındır Sokak’ta bahçe içinde bir villa”. Başkent ile ilgili ilk izlenimleri pek iyi değildi aslında. “Füreya, Ankara’ya ilk gittiğinde, onu bir hayal kırıklığı bekliyordu. O konuda çok kitap okuduğu için çok iyi bildiği Fransız Devrimi’ni gerçekleştiren aydınlar gibi, Ankara’da münevver bir çevre bulacağını sanmıştı.” Kitabın Ankara yılları kısmında bol bol Atatürk ile ilgili anılar da okuyoruz. O günlerde Ankara’ya Toros Ekspresi ile geliyordu misafirleri ziyaretine. “Ankara’da on güne yakın kalmışlardı. At yarışlarına gitmişler, bağlarda gezmişler, Ankara Palas’ta yemekler yemişlerdi.”

Bir zamanlar Ankara Palas. Görsel @antolojiankara’dan alınmıştır.

Kitap okumanın en sevdiğim yanı okuduklarımı gözümde canlandırmaya çalışmak, sadece benim bildiğim bir dünya yaratmak kitap ve hayal gücüm arasında.  80 yıl öncesinin Ankara’sını bana çok sevdiren satırlar ise şu şekildeydi. Ankara’da yaşam olağanüstü hareketliydi. Hafta sonları Gazi Koşularının yapıldığı Hipodrom’a gidiliyordu. Pazar öğlen yemekleri, Çiftlik’te yeniyordu… Kocaman bir aile gibiydi Ankara,” Yanılmıyorsam bugünün Atatürk Bulvarı “Yenişehir’in Çankaya’ya uzanan geniş caddesinin yanına yazın gölge veren ıhlamur ağaçları dikilmişti. Ankaralılar bu caddede yürüyüşe çıkarlardı, şeklinde anlatılıyor.

Ankara zamanla çok değişse de o zamanlarda da “ne ararsan var” yeri Ulus’muş. Şehir hayatı şöyle kaleme alınmış Yenişehir’de kasap, manav ve bakkal dışında tek bir manifaturacı ve Özen Pastanesi vardı. Hanımlar, diğer ihtiyaçlar için, otobüse binerek Ulus’a gitmek zorundaydılar. Kumaşçılar, ayakkabıcılar ve ev gereçleri için dükkanlar Ulus’taydı,” Özen Pastanesi artık yok ve gerçekten de Ulus bu şehrin doğum yeri.

Ulus Meydanı, 1929. Görsel @antolojiankara’dan alınmıştır.

Füreya ve Kılıç Ali’nin Ankara defteri, Atatürk’ün ölümüyle kapanıyor. Füreya’nın seramikle tanışması ise Ankara günlerinden çok sonra başlıyor. Bugün hala Füreya Koral’ın seramikleri Ulus’taki Anafartalar Çarşısı’nın duvarlarını süslüyor.

Anafartalar Çarşısında Füreya Koral’ın seramikleri. Görsel mimarizm.com‘dan alınmıştır.

Füreya Koral’ı da Ankara’yı da anlatmaya sayfalar yetmez ama bu yazının son satırları yine romandan Ankara kokulu gelsin. Her şeye rağmen, Ankara yine de temiz, ağaçlı ve az çok planlı bir şehirdi. İlkbaharda mis gibi leylak ve yasemin, sonbaharda ise ıhlamur kokardı… Her şeye rağmen Ankara diyenlere, sevgilerle.

Eliçe Kılıç
Çok gezerken çok okuyanlardan.

    2 Comments

    1. Her terkedişe rağmen,kollarını yine açan ve sımsıkı sarılan,
      Her şeye rağmen güzel Ankara 🙂

    2. En sevdiğim kitaplardan biridir Füreya.Şakir Paşa ailesinin her bir üyesine de çok büyük bir hayranlık duyarım.Bu kitap ve hayat hikayesi beni en çok etkileyen ve bende en büyük etkiyi bırakan kitaplardan biri olmuştur.Yazını da çok beğendim,dediğin gibi eski Ankara’yı en güzel anlatan kitaplardan biri…

    Bir Cevap Yazın

    Şükran Yiğit Mülkiyeliler Birliği söyleşisi Meseleler

    Hatıralar, şehirler ve geriye kalan

    Yazar canı istediğinde mi yazar? Bu sorunun yanıtı Şükran Yiğit için son derece açık: “Evet yazmak istediğimde yazıyorum,” diyor. Hatta ilk romanını yazarken sonrasını düşünmemiş...


    Edebiyat

    Yazın Okunacak Kitaplar Listesi

    Kitapların da kendi yazgıları vardır, her birinin kendi zamanı. Hep buna inanmışımdır. Bu yüzden sevdiğim ama güçlükle ilerlediğim romanları yarıda bırakmaktan korkmam. Demek ki vakti...

    Read First 15 Edebiyat

    The First 15: Güne Okuyarak Başla

    Günlük yaşamınızda kitap okumaya ne kadar zaman ayırıyorsunuz? Her gün birkaç sayfa, haftada bir gün ya da ayda yılda bir; belki bir yolculukta veya sahil kenarında…...