KategorisizPusu'laGezi

Basamak Basamak Ankara

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın Ankara’ya uzaktan…

Öncelikle Ahmet Haşim’i anmakla beraber Ankara için şiirini ödünç alıyorum. Bir gün bir farklılık yapın; yürüdüğünüz yola ve sokağa, çıkıp indiğiniz merdivenlere farklı bir gözle bakın. Gri şehirde kayıp giden güzelliklerin bir köşesinden tutmalıyız.  İlk renkli merdivenlerle Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde tanıştım. Devamını da görmek daha mutluluk vericiydi. Bir gökkuşağı misali adım adım renkleniyordu Ankara.

Yolunuz Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’ne düşerse es geçmemenizi tavsiye ederim. Parlar yurdunun karşısında, spor salonundan bankamatiklere giden yoldur. Gökkuşağında beyaz olmasa da yağan karla bu fark kapatılmış gözüküyor. Şimdi Ankara’da bir arayışla yola çıkalım, Hacettepe’den Kavaklıdere taraflarına.

Güvenpark’tan birçok otobüsün ikinci durağıdır Kuğulu Park. Ankara’ya adım atınca herkesin listesinde olan ilk yerlerden birisi olsa gerek. Bir klasiktir Kuğulu ve küçük de olsa huzur katar gidene. Bu merdivenler Atatürk Bulvarı’na çıkarken göze çarpıyor. Her ne kadar silikleşmiş olsa da renkler hala varlığını koruyor.

Kuğulu Park’tan Atatürk Bulvarı’na çıktığınızda büyükelçilikler arasında kalan küçük bir sokaktır, Yazanlar Sokak. Eskiden sadece renkli basamakları olan bu sokak, şimdilerde bir çocuk sevinci taşıyor. Anasınıfını andıran görüntüsüyle bu kış gününde gönülleri ısıtmak için bire bir. Yazanlar Sokak, özgürlüğünü boyamış basamak basamak Ankara’nın en renkli görüntüsüne. Dertli de olsanız kederli de, görünce görmezden gelip geçip gitmek mümkün değil. İnsanın içinde grafiti sanatına başlama hissi uyandıran basamakların gözleri üzerinizde. Çiçekler sanki içinizde açmış gibi, bir bahar telaşı var Yazanlar Sokak’ta.

Sokaklar dedik, basamaklar yazdık. Şimdi de Yazanlar Sokak’tan Güven Hastanesi’ne giderken hastaneye varmadan bir çocuk parkı çıkar karşınıza. Apartmanların arasında çocuk sesleriyle çınlarken renkler buraya da misafir olmuşa benziyor. Adına yakışır bir şekilde hem de.

Eren-Onur Demircan İkizler Parkı kapısını açar gelenlerine. Çocuk parkı olması sebebiyle de içerisi gökkuşağının tüm sıcaklığına sahiptir. Bunun yanı sıra birkaç basamaktan oluşsa da renkli merdivenlere rastlıyoruz. Şehrin griliğinden uzak, huzur veren bir görüntüsü var. Renkli salıncak demirlerinin, kaykayların merdivenlerle uyumunun yakalandığı ve duvarlarına adını yazmış aşıklarıyla şirin bir park.

Tüm bunların ardından herkesin bildiği Kızılay’da Konur Sokak’tan üzücü bir haberim var. Birkaç sene öncesine kadar Meşrutiyet Caddesi üzerinde Konur-1’i Konur-2 ile birleştiren üst geçidin de basamakları rengarenkti. Şimdi o güzellik çekilen fotoğraflarda kaldı. Zaman aşımıyla renkler izlerini belli belirsiz hissettiriyor.

Güzel şeyler oluyor Ankara’da. Renklenen bir şehir burası. Umudumuz gri şehrin dumanından kurtulup gökkuşağının sıcaklığını hissetmek. Bu yüzden bu listeye katkılarını okuyucularımızdan da bekleriz. Varsa başka renkler, görüyorsanız tüm Başkentliler haberdar olmalı bu güzellikten. Bu sayede listemiz uzayıp gidecektir. Hadi ellerimize alalım boya ve fırçaları! Alalım ki umutlarımız binbir renkle boyansın.

Yazar: Zeynep Çelik

 

Bir Cevap Yazın



Gezi

Trieste: Bora ve nero şehri

Trieste, benim gelmeden önce sadece Susanna Tamaro’nun memleketi olduğunu bildiğim, Slovenya sınırındaki İtalyan kenti. Turistlerin günübirlik durağı, İtalyanlar’ın yolunu bilmediği üvey evladı, benim 1 senelik...

Pusu'la

Gitmenin ve kalmanın müzesi: Baksı

Bu yazıda Baksı Müzesi’nin Bayburt merkezine 45 kilometre uzakta ufacık bir köyün yakınında kurulan, etrafında bozkırdan, dağlardan ve -şimdilerde sessiz akan- Çoruh Nehri’nden başka hiçbir...