Pusu'laMekan

Ankara’nın kalbindeki miras: Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi

Başkentin merkezindeki göz alıcı tarihi mimarisiyle Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi, ülkemizin ekonomik belleğini zengin koleksiyonuyla bizlere aktarıyor. Bankanın 100. yılına da denk gelen röportajımızda, müzenin dünden bugüne yolculuğunu müdürü Hande Babacan ile konuştuk.

Hande Hanım, öncelikle sizi tanıyarak başlayalım derim.

Ankara Özel Tevfik Fikret Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitim hayatıma Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde devam ettim. Mezuniyetimden hemen sonra 1 Mart 1999’da İş Bankasında Uzman Yardımcısı olarak işe başladım. Bireysel Bankacılık Pazarlama, Kurumsal Bankacılık Pazarlama Bölümlerinde çalıştıktan sonra 2009’da Başkent Kurumsal Şubesi Müdür Yardımcılığı’na yükseltildim. Kurumsal şubedeki yöneticilik tecrübemden sonra Ekim 2018’de İktisadi Bağımsızlık Müzesi Müdürü olarak İş Bankası’nın tarihi Ulus binasında görev yapmaya başladım. Kurucu Müdürü olduğum müzede ilk günkü heyecanımla çalışmaya devam ediyorum.

Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi, adından da anlaşılabileceği üzere ülkemizin ekonomik tarihine ışık tutan önemli bir kurum. Ancak tahmin ediyorum ki hem kuruluş amacı hem günümüzdeki işlevi sadece bununla sınırlı değil. Bize müzenizin geçmişten günümüze öyküsünü anlatabilir misiniz?

Müze binamız uzun seneler İş Bankasının Genel Müdürlük birimleri ve Ankara Şubesine ev sahipliği yapmış. Bankanın artan iş hacmi ve gelişen kadrosunun ihtiyaçları nedeniyle 1976 yılında binadaki bankacılık birimleri Kavaklıdere’deki gökdelene taşınmış. 1976’dan sonra bina uzunca bir süre Eğitim Müdürlüğü olarak faaliyetlerine devam etmiş. Bu sebeple benim de dahil olduğum belli bir kıdemin üzerindeki İş Bankalılar için burası “Çam Sokak No: 3” olarak anılır, belleklerimizde Eğitim Müdürlüğü binası olarak yer edinmiştir. 2018 yılında Banka Yönetim Kurulu’nun almış olduğu karar doğrultusunda binanın müzeye dönüştürülmesi çalışmaları başlıyor ve yedi ay gibi kısa bir süre içinde 2019 yılının Mayıs ayında müze, kapılarını ziyaretçilerine açıyor.İş Bankası tarihi Ulus binasının müzeye dönüştürülmesiyle birlikte, bodrum katındaki kiralık kasa bölümü ile giriş ve birinci katlarında orijinal olarak korunan özel tarihi alanlar ziyarete açılmış oldu, zemin ve birinci katlarda ayrıca, bankanın koleksiyonunda yer alan fotoğraf, belge, obje ve filmler sergileniyor.

Müzenin ikinci katında bankanın iletişim faaliyetlerini ve toplumsal katkılarını anlatan “Türkiye İş Bankası İftiharla Sunar” başlıklı kalıcı bir sergi kurgusu yer alıyor, üçüncü katımızdaki İş Sanat Ankara Sanat Galerisi’nde plastik sanatlar alanında usta sanatçıların sergilerini izlemek mümkün.

Müzenin dördüncü katında bulunan süreli sergi salonu ise şu an Yaşasın Cumhuriyet! Atatürk Döneminde İktisadi Bağımsızlığın İlk Adımları sergisine ev sahipliği yapıyor. Cumhuriyetimizin 100. yılı vesilesiyle hazırlanan bu sergide, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Siyasi ve askeri muzafferiyetler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça payidar olamaz” sözünden hareketle iktisadi bağımsızlık yolunda atılan adımlar izlenebilir.

Elbette müze binasının kendisi de oldukça kıymetli ve başkentimizin merkezindeki imza yapılardan bir tanesi. Cumhuriyetimizin ilk yıllarına ve aslında bünyesinde anlattığı hikayenin büyük bir bölümüne de tanık olmuş bu yapıyı, bir de sizden dinlemek isterim.

Müze binamız İş Bankası’nın 3. Genel Müdürlük binası olarak 1929 yılında hizmet vermeye başlamış. Cumhuriyetin ilk yıllarında merkez olarak tasarlanan Hakimiyet-i Milliye Meydanı’na bakan ve Çankaya’ya doğru uzanan aksın başında yer almasıyla çok önemli bir konuma sahip tarihi bina, aynı zamanda İş Bankası’nın kendi mülkiyetindeki ilk binası. Binanın mimarı Ulusal Mimarlık Akımının temsilcilerinden, uzun yıllar Sanay-i Nefise Mektebi’nde hocalık yapmış, çok sayıda esere imza atmış levanten mimar Guilio Mongeri. Eklektik üsluba sahip yapının cephesinde yer alan Fransız tarzda balkonlar Batı mimarisinden izleri günümüze taşırken, giriş alanında karşımıza çıkan sivri kemerler ve mukarnas başlıklı sütunlar Osmanlı mimarisine, alçı süslemeler ise Selçuklu sanatına göndermede bulunuyor. Ayrıca katların yatay hatlara ayrılması Neo Rönesans, girişin üstündeki kıvrımlı cam gölgelik ise Art Nouveau akımının özelliklerini taşıyor.

Takip edebildiğim kadarıyla müzede sizin veya paydaşlarınız tarafından çeşitli proje ve etkinlikler de düzenleniyor. Bize bu faaliyetlerden bahsedebilir misiniz?

Öncelikle müzemizde her yaş grubundan öğrenciye yönelik sergi turları ve atölyeler düzenliyoruz. Açılışımızdan bu yana, ki arada yaklaşık iki yıllık bir pandemi dönemi olmasına rağmen, 30 binin üzerinde öğrenci ağırladık. Hafta içi okul gruplarından yoğun talep alıyoruz. Hafta sonları da ailelere yönelik ebeveyn-çocuk atölyeleri, yetişkinlere yönelik sergi turları düzenliyoruz. Ayrıca aylık periyodlarda cumartesi günleri müzemizin önünde bando performansı, özel günlerde de müze fuayesinde müzik dinletisi düzenliyoruz.

Peki, oldukça zengin bir mirasa ev sahipliği yapan koleksiyondan sizin için en özel olan(lar)ı bizimle paylaşır mısınız Hande Hanım?

Birinci katta büyük toplantı salonuna girmeden fuayede göreceğiniz Weinberg imzalı Atatürk tablosu, yine bu katta sergilenen, bankanın ilk hesap defteri 151 no’lu defter, Atatürk’ün 1929 yılında binayı ziyaretinde çekilen fotoğraf, ilk aklıma gelenler. Esasen müzenin içinde yer alan her objenin, belgenin benim için özel bir anısı var.

Röportajımızın sonuna gelmeden, sizin ve ekibinizin gün içinde gözlemlerine ek olarak ziyaretçilerin müze hakkındaki geri dönüşlerini de öğrenmek isterim.

Ziyaretçilerimizden son derece olumlu dönüşler alıyoruz. Bankamızın böyle bir tarihi değere sahip çıkıp müzeye dönüştürmesinden dolayı memnuniyetlerini ifade ediyorlar. Ayrıca burası hem İş Bankalılar hem de Ankaralılar için özel bir öneme sahip, başkentimizin ana aksı üzerinde yer alan ve başkentin sembollerinden biri olan 95 yıllık bir yapının korunmasının yanı sıra müzenin sergileme alanlarının içerik ve sunum olarak zenginliği ziyaretçilerimizi çok etkiliyor.

Mutlaka İstanbul’daki diğer Türkiye İş Bankası Müzeleriyle organik bir bağınız vardır ancak daha geniş çerçevede düşünürsek, ulusal ve uluslararası iş birlikleriniz oluyor mu?

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlemiş olduğu Başkent Kültür Yolu Festivallerinde paydaş olarak yer aldık. Ayrıca 2023 yılında Fransız Kültür Merkezi’nin koordinasyonunda düzenlenen Avrupa Miras Günleri’ne de etkinliklerimizle katkı verdik.

Son olarak, müze bünyesinde bizleri gelecekte nelerin beklediğini de merakla sormak isterim.

2024 yılında İş Bankası’nın 100. yılını kutlayacağız. Bu kapsamda müzemizde yeni sergilerimiz ve etkinliklerimiz olacak. Yılın ikinci yarısında sizi güzel sergilerin beklediğini söyleyebilirim.

Levent Tökün
Arkeolog ve sanat tarihçi. Halen Campania Luigi Vanvitelli Üniversitesi İş Ahlakı ve Sanat ve Antikalar Piyasasında Suç Önleme UNESCO Kürsüsü'nde doktorasına devam etmekte.

Bir Cevap Yazın